Kategoriler
S. Serdar YEGÜL

Bir Başyapıt: Walden; ya da Ormanda Yaşam

“Ben koruluklara gittim… yaşamın sadece zaruri ihtiyaçlarını bilmek için; yaşamın bana öğretebileceği bir şeyin olup olmadığını öğrenmek için.”

Bazı kitaplar vardır ki, tahminimizin üzerinde etki bırakır bizde. Hatta daha da öteye gidip, başucu kitabınız oluverir. Doğa üzerine yaptığım okumalar içerisinde, Henry David Thoreau’nun Walden; ya da Ormanda Yaşam kitabı beni tahminimin üzerinde etkileyen bir kitap oldu. Hem okudum hem heyecanlandım hem de bazı bölümlerini tekrar tekrar okudum. Kitabın sonuna geldiğimde ise büyük bir hazineyle karşı karşıya olduğumu fark ettim. Çünkü Thoreau, otobiyografi türündeki Walden; ya da Ormanda Yaşam kitabında sadece doğa ile ilgili bilgiler vermekle kalmamış, bu bilgiler ile insan hayatı arasında çok önemli bağlar da kurmuştu. Kitabın bu yönünü fark ettiğimde, kitap benim için çoktan başucu kitabım olmuştu bile!

HENRY DAVID THOREAU

1817-1862 yılları arasında geçen ömrünün çoğunluğunu Amerika Birleşik Devletleri’nin Boston kentinin 40 km batısındaki Concord kasabasında geçiren Henry David Thoreau, 1837 yılında Harvard Üniversitesinden mezun olur. Mezuniyet sonrası her üniversite mezunu gibi kendisine en uygun işi aramaya başlar. Bu doğrultuda Thoreau (Toro) kendisine, “Para kazanmanın en iyi yolu nedir? Bunun için ne kadar zaman harcamalıyım? Düzgün ve özgürce yaşamak için ne kadar paraya ihtiyacım var? Dahası, Nasıl yaşamak gerekir?” gibi pek çok felsefi soruyu kendisine sorar.

Hukuk, politika, tıp, ticaret ve din gibi alanların kendisine uygun olmadığını düşünen Thoreau, işçi, bahçıvan, öğretmen, özel ders öğretmeni, dönemsel öğretim üyesi ve editör gibi pek çok işte çalıştıktan sonra, yazar olmaya karar verir.

Henry David Thoreau kitabı Walden Ön Kapağı

Nasıl Yaşamak Gerekir?

Nasıl yaşamak gerekir sorusu başta olmak üzere zihnindeki pek çok felsefi soruya aldığı okul eğitiminde ve okuduğu kitaplarda yanıt bulamayan Thoreau, yönünü Concord kasabasında yaşayan hemşerilerine çevirir. Onların yaşantılarını inceler ve zihnindeki sorulara cevaplar bulmaya çalışır.

Hemşerilerinin hayatlarını incelediğinde görür ki, hemşerileri bitmeyen işlerle uğraşmaktadır. Hep, “iş, iş, iş!” demektedir. Dahası, para kazanmak için yalan söylemekte, dalkavukluk etmekte, oy kullanmakta ve kendilerini gereksiz yere nezaket cenderesine sokmaktadırlar. Bir başka konu, hemşerileri, ellerinde kendilerine yetecek kadar yiyecek, barınma, giyinme ve yakacak olmasına rağmen, bunu görememekte ve hep daha fazlasını istemektedirler. Thoreau’ya göre bu durum, onların ekonomi kavramını idrak edemediklerini göstermektedir. Hemşerilerinin sınırsız maddi arzuları, onları fakirleştirmekte ve köleleştirmektedir [1].

Hemşerilerinin yaşamlarından da aradığını bulamayan Thoreau, bu kez yönünü doğaya çevirir. Bunun için Walden Gölü civarındaki ormanlarda, arkadaşı Ralph Waldo Emerson’un arazisine bir kulübe inşa eder. Kulübesini inşa etmek için birkaç ağaç keser ve önce kulübesini daha sonra ise kulübede kullanacağı eşyaları (bir yatak, bir çalışma masası, iki sandalye v.b.) yapar. Kestiği ağaçların artıklarını ise yakacak olarak kullanır. Kulübenin taştan bir şöminesi ve ahşaptan bir odunluğu da vardır.

Ben koruluklara gittim… yaşamın yalnız zaruri ihtiyaçlarıyla karşı karşıya kalabilmek için; bu yaşamın bana öğretebileceği bir şeyin olup olmadığını anlamak için; ki ölürken yaşamadığımın farkına varmayayım. Yaşamın bütün iliğini emmek istedim.

Walden’de her mevsimi iki kere yaşayan Thoreau, bu süre zarfında eline bir dürbün ve bir de not defteri alarak her gün dört saat boyunca koruluklarda yürür; hayvanları ve bitkileri inceler ve komşu çiftliklerdeki insanlarla konuşur.

Kulübesine çok yakın bir mesafede, orman içi bir boşlukta bir tarla oluşturan Thoreau, bu tarlada fasulye, bezelye, mısır, turp ve patates gibi ürünler yetiştirir. Diğer taraftan, Walden gölü ve civardaki diğer küçük göllerde balık avlar. Hatta balık avlamakla da kalmaz, civar çiftliklerde yaşayan çocuklara balık tutmanın püf noktalarını da öğretir.

Thoreau bazen 1,5 km mesafedeki Concord kasabasındaki arkadaşlarının yanına gider, bazen de arkadaşları onun yanına gelir. Yalnız, arkadaşları kulübesine misafir geldiklerinde, Thoreau’nun bir adet misafir sandalyesi vardır ve bir misafirin haricinde diğerleri ayakta kalmak zorundadır. Diğer taraftan, misafire ikram edeceği yiyeceği de bulunmayan Thoreau, su isteyen misafirinin eline boş bir maşrapayı tutuşturup Walden Gölü’nü işaret eder.

1845-1847 yılları arasını Walden Gölü civarı ormanlarda geçiren Thoreau, burada tuttuğu notlardan hareketle dünyaca ünlü yapıtı, Walden; ya da Ormanda Yaşam’ı yazar.

Thoreau'nun kulübesinin dıştan ve içten temsili görünüşü

Dört Temel Yaşam Gereksinimi

Thoreau, Walden Gölü kıyısına geldiğinde ilk iş olarak yiyecek, barınma, giyinme ve yakacak gibi temel yaşam gereksinimlerinin en az düzeylerini, ormancılık terminolojisi ile ifade edecek olursak ‘eşik değerlerini’ belirlemeye çalışır. Thoreau, iki yıllık gözlemlerine dayanarak, yıllık yiyecek gereksiniminin tamamını yılda yaklaşık altı hafta gibi inanılmaz derecede az bir uğraş sonucu karşılayabildiğini görür. Thoreau, bu altı haftalık sürenin haricinde, kendisine zaman ayırabileceğini, istediği kitapları okuyabileceğini ve doğada istediği gözlemleri yapabileceğini düşünür.

Ayrıca ona göre tarlada yiyecek yetiştirmek sadece yiyecek yetiştirmek değil, aynı zamanda, toprağa ve doğaya temas etmek ve kendini doğanın bir parçası olarak hissetmek demektir.

Barınma gereksinimi ile ilgili olarak ise, sahip olduğumuz evlerden daha rahat ve lüks evler tasarlayabileceğimizi söyleyen Thoreau, ancak onları satın almaya gücümüzün yetmeyeceğinin de altını çizer. Thoreau, mütevazı bir konaklama tarzını seçerek, insanların yıllarca çalışmaktan kurtulabileceklerini ve en zengin insanlardan bile daha zengin olabileceklerini söyler.

Thoreau’ya göre insanlar, asgari yaşam gereksinimlerini karşıladıktan sonra, kendilerine, daha ne kadarına ihtiyacım var, diye sormalıdırlar.

ABD Massachusetts eyaleti Boston şehri Concord Kasabası ve Walden Gölünün Yeri

Konfor, Lüks ve Araçlar

Thoreau, dört temel yaşam gereksinimine ilave olarak, üç başlıktan daha söz eder. Bunlar; konfor, lüks ve araçlardır.

Konforun, yaşam için gerekli olmamakla birlikte yaşamımızı iyileştirdiğini söyleyen Thoreau, ancak konforun bağımlılık yaratma, yaşamımızın merkezine oturma ve enerjimizin büyük bir kısmını tüketme gibi risklerinin olduğunu söyler.

Thoreau lüks için ise, insanlar öyle bir noktaya geldiler ki, gerekli olan şeyler için değil de, lüks şeyler için inanılmaz derecede acı çekiyorlar. Dahası insanlar, araçlarının aracı haline geldiler der. Thoreau’nun bu düşüncelerini okuduğumda, 1-2 yılda bir araba ve cep telefonlarını, 3-5 yılda bir de ev mobilyalarını yenileyen günümüz insanı aklıma geldi. Thoreau’nun 170 yıl önce (1850’ler) söylediği sözlerin çok isabetli olduğunu düşündüm.

Hayatımızın kısa olduğunu dile getiren Thoreau, zamanımızı kendimize saygımızı kaybetmeden geçirmemiz gerektiğini vurgular. Kişinin kendi maddi isteklerini azaltıp kontrol altına alabilmesi halinde, daha az çalışabileceğini ve kendine daha fazla zaman ayırabileceğini söyleyen Thoreau, şöyle devam eder: Gelir ve üretkenlik artışımızı, daha fazla konfor ve lüks yerine, daha fazla boş zamana çevirmeliyiz. Böylece özgürlüğü bulacağız. Zaten temel yaşam gereksinimlerimizi karşıladıktan sonra ruhi ihtiyaçlarımızı karşılamak için paraya ihtiyaç yoktur. Hayatımızda gönüllü sadeliği ilke edinmeli ve hayatınızı basitleştirmeli, basitleştirmeli, basitleştirmeliyiz! [1]

“Dünyanın kurtuluşu yabanda/doğada yatar. Her ağaç, dallarını yabanı araması için uzatır… Ben ormana inanırım ve dereye ve mısırın büyüdüğü geceye de… Yaşam yabandan ibarettir. En canlı olan, en yaban olandır… Ümit ve gelecek benim için çimenlerde, ekilmiş tarlalarda, su geçirmez bataklıklardadır; kasaba ve kentlerde değil.” [2]

Walden’da Thoreau’nun geliştirdiği yaşam felsefesi şöyle özetlenebilir:

  1. İnsanlar doğuştan hür yaratılmış olmalarına rağmen, maddiyata o kadar çok önem verirler ki, sonunda kendi kendilerini esir durumuna düşürürler;
  2. Gerçek özgürlük, insanın kendi ihtiyacını mümkün olduğunca yine kendisinin karşılamasıdır;
  3. Sıhhat ve mutluluk; en iyi şekilde yaşamı basitleştirerek ve doğaya yakın ve uyumlu ilişkiler kurarak gerçekleşebilir;
  4. Gerçekler, her şeyden (aşk, para, şöhret) daha önemlidir. Önümüze konulan gerçekleri, ne kadar ünlü otoriteler söylerse söylesin, ispatsız kabul edilemez [2].
Walden Gölünden Boston Şehrine Bakış

Sonuç Yerine

Aslına bakarsanız, Thoreau’nun kendine dert edindiği soruları, binyıllardır pek çok düşünür kendine dert edinmiş, cevaplar bulmuş ve kitaplar yazmışlardır. Düşünürler tarafından hep söylenegelen düşünceleri Thoreau söylediğinde ise bu düşünceler daha etkileyici ve sarsıcı olabilmiştir. Peki, nedir Thoreau’yu diğerlerinden farklı kılan? Sanırım bunun nedeni, Thoreau’nun samimiyeti, cevapları yabanda/doğada araması ve bizzat kendi hayatını işin içine katmasıdır.

Yazıyı bitirirken, bugün doğal kaynak yönetiminde kullandığımız doğal alanların olduğu gibi muhafazası (preservation) ve milli parklar (national parks) gibi kavramları ilk defa dile getiren Henry David Thoreau’yu [3] saygıyla selamlıyorum.

KAYNAKLAR: [1] Thoreau, Henry David, Walden; Ormanda Yaşam, Zeplin Kitap, 2. Baskı, 2017. [2] Alexander, Samuel, Yeteri Kadarsa Çoktur, Heretik Yayınları, 1. Baskı, 2018. [3] Tont, Sargun A., Sulak Bir Gezegenden Öyküler, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016.

Walden'de Balık Avlamak

NOT: Bu yazı, Orman ve Av Dergisi’nin Eylül-Ekim 2019 sayısının 42-45. sayfalarında yayımlanmıştır. Bu yazıya, şu bağlantıdan ulaşılabilir: https://www.ormancilardernegi.org/UserFiles/file/orman_av_ekim_web.pdf

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir